{ "title": "Diyabette Kök Hücre Tedavisi", "image": "https://www.hucreler.gen.tr/images/diyabette-kok-hucre-tedavisi.gif", "date": "20.01.2024 05:35:10", "author": "tuğba arslan", "article": [ { "article": "
Diyabette Kök Hücre tedavisi, pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan diyabet hastakığı yani Diabetes Mellitus (DM), ömür boyu, kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalık türüdür. Sağlıklı bir kişinin vücudunda besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza yani şekere dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanmaktadırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçerek kandaki şeker düzeyini yükseltmektedir. Sağlı sorunu bulunmayan kişilerde glukoz kana geçer ve pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. İnsülin hormonunun vücudumuzda olmamasıdurumunda şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi yani Hiperglisemi gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliğinin sürekli devam ettiği bir durumda sinir, göz, kalp gibi organlarımızda zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.

İnsülin bağımlı tip1 ve insülin bağımsız tip2 olmak üzere ikiye ayrılan diyabetin her iki tipinde de sonuçta Langerhans adasının beta hücreleri hasar görmektedir ve bu sebeple insülin yetmezliği ya da yokluğu gözlenmektedir. Diyabetik kök hücre çalışmaları, beta hücrelerinin farklı bir kaynaktan elde edilmesi veya olgun hücrelerin replikasyonları ile yeni hücrelerin oluşturulması düşüncesiyle hız kazanmıştır. Beta hücrelerinin ilk oluşumundan itibaren moleküler özelliklerinin ve bu hücrelerin yıkımına ait mekanizmaların bilinmesi bu çalışmaların yapılabilmesi için gerekmektedir.

Uzun süren araştırmalar sonunda 2000 yılında Tip1 Diyabet tedavisinde kullanılan bir yöntemin başarılı olması Amerikalı araştırmacıları embriyon kök hücreleri alanındaki araştırmalara getirilen sınırlandırmaların kaldırılması için yeni bir kampanya başlatmaya yöneltmiş ve“Edmonton Protokolü” diye adlandırılan teknik, Kanada'nın Alberta Üniversitesi'nden bir ekip tarafından geliştirilmiştir. Bu teknik, hastaların karaciğerlerine, ölmüş vericilerden alınan pankreas dokusu nakledilme ile olmaktadır. Ancak nakil için gerekli doku kaynakları sınırlıydı ve tedavinin yaygın olarak uygulanabilmesi için, vericilerden alınabilecek olandan çok daha fazla dokuya ihtiyaç duyulmaktaydı. Edmonton Protokolü'nden önce uygulanan nakil yöntemleri ise çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Geçtiğimiz yıllarda bu konuda Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (KÖGEM) Müdürü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kök Hücre Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Karaöz önderliğindeki ekip hayvanlar üzerinde yapılan deney başarı ile sonuçlanmıştır. Prof. Dr. Karaöz, Kocaeli Üniversitesi KÖGEM araştırmacılarının TÜBİTAK desteğiyle tip 1 diyabet olarak bilinen insüline bağımlı şeker hastalığının ortaya çıkış nedeni ve tedavisine yönelik önemli kanıtlar elde etmiştir. Kemik iliğinden izole edilen kök hücrelerden, \"insülin üreten hücre\" elde eden bir yöntem geliştirilmesi sonucunda şeker metabolizmasının kontrolünü sağlayan hücreleri barındıran pankreasta \"yerleşik adacık\" olarak adlandırılan yapıları, deney hayvanlarından elde etmişler ve Türkiye'de ilk kez ve dünyada az sayıda laboratuvarın başarabildiği pankreas adacıklarından kök hücre elde etmeyi başarmışlardır.

Kök hücre ile tedavi konusunda her yıl biraz daha ilerleme kaydedilimekte ve bu da diyabet hastalığının yanında birçok hastalığın iyileştirilebileceği konusunda bir umut ışığı doğurmaktadır.
" } ] }