{ "title": "Kan Hücreleri Nelerdir", "image": "https://www.hucreler.gen.tr/images/kan-hucreleri-nelerdir.jpg", "date": "23.01.2024 03:06:04", "author": "tuğba arslan", "article": [ { "article": "
Kan Hücreleri Nelerdir? Damarlarımızda sürekli hareket halinde olan canlı sıvıya “kan” adı verilmektedir. Plazma ve hücreler omak üzere iki temel kısımdan oluşan bu sıvının plazma kısmının çoğu sudan meydana gelmektedir. Plazma, içerisinde, besin maddeleri, proteinler ve metabolitler gibi birçok katı maddeyi barındırmakta ve bunların dokulara naklini sağlamaktadır. Normal bir insanda 5000-6000 mL (5-6 litre) kadar bulunan kanın %50-60 sıvı kısım olan plazmadan ve %40-50'si hücrelerden meydana gelmektedir.

Kan Hücreleri ve Kan Hücrelerinin Görevleri

İnsan kanı plazma denen sarımsı renkte bir sıvı ile bu sıvının içinde yüzen kan hücrelerin­den oluşur. Plazmanın yaklaşık yüzde 90'ı su, geri kalan bölümü suda erimiş maddelerdir:
bu sıvının içinde, değişik görevleri olan hücre çeşitleri ise alyuvarlar (Eritrositler), akyuvarlar (Lökositler), Trombositler (Kan pulcukları) dır. Alyuvarların ömrü 120 gün kadar, trombositlerin ise dolaşımdaki ömrü 9-10 gün kadardır. Bu kan hücrelerinin içinde sayısı en fazla olan ise alyuvarlardır. Yaklaşık 4-5 milyon alyuvar 1 milimetre kanda mevcut bulunmaktadır ve kana rengini veren de plazmanın içinde yüzen bu milyonlarca alyuvardır. Bunun yanında 1 milimetre kanda yalnızca 7-8 bin kadar akyuvar bulunmaktadır.

Alyuvarlar

Alyuvarlar, ortasına göre kenarları daha kalın ve ortası hafifçe çukur olan yuvarlak ve yassı, çekirdeksiz hücrelerdir ve ancak bir mikroskopla görülebilecek kadar küçüktürler. Bir alyuvarın yaklaşık yarısından fazlası, demirli bir bileşik olan hemoglobin'den oluşmaktadır. Bu hemogbolin aynı zamanda kana kırmızı rengini verir. Diğer omurgalıların alyuvarları da aynı bileşikten oluştuğundan hepsinin kanı kırmızıdır ancak, yumuşakçaların kanındaki kimyasal madde plazmaya mavi, halkalısolucanlarda ise yeşil renk vermektedir. Bunun yanı sıra, hemoglobinin asıl görevi kanı renk vermek değil, dokulara oksijen taşımaktır. Kan akciğerlerdeki kılcal damarların içinde akmaktadır. Bu sırada solunum yoluyla akciğerlere hava dolmakta ve bu havanın oksijeni kana geçerek alyuvarlardaki hemoglobine bağlanmaktadır. Son olarak, kan bütün vücudu dolaşırken, oksijen hemoglobinden ayrılarak hücrelere geçmektedir. Kemik iliğinde yapılan alyuvarların ömrü ise 120 gün kadardır. Ömrünün sonuna gelen alyuvarlar parçalanarak yok olurlar. Bu yok olan alyuvarların yerini ise kemik iliğinde yapılan yeni hücreler almaktadır.

Akyuvarlar

Akyuvarların sayısı alyuvarlara göre yaklaşık 500'de 1 kadardır ve akyuvarlar alyuvarlara kıyasla daha büyüktürler. Ancak, vücuda giren bir mikrop ya da yabancı bir madde olduğu zaman akyuvarların sayısı hızla artmaktadır, çünkü akyuvarlar, görevi vücudu dış saldırılara karşı savunmak olan koruyucu hücrelerdir. Bunun yanı sıra, bu kan hücreleri alyuvarlar gibi her zaman kan plazmasının içinde yüzmezler. Alyuvarlardan farklı olarak, kılcal damarların duvarlarından dışarı çıkıp dokulara girebilmekte ve mikroplarla savaş­mak üzere vücudun her yanına ulaşabilmektedirler. Akyuvarlar, çekirdekli kan hücreleridir. Bu kan hücrelerinin birbirinden farklı yapıda beş değişik tipi bulunmaktadır ve bunlardan çoğunun da ayrı bir savunma yön­temi vardır. Vücuda zarar verebilecek bir bakteri ya da virüs kana girdiği anda akyuvarlar çoğalmaya başlamakta ve mikrobu yok etmek üzere harekete geçmektedirler. İçlerinden birkaçının bakterinin çev­resini kendi hücresiyle sararak, içine aldığı mikrobu sindirmesi olayına fagosi­toz denilmektedir. Bazı akyuvarlar ise mikroplarla doğrudan savaşmak yerine antikor denen kimyasal madde üreterek bu madde sayesinde zararlı hücreleri ya etkisiz duruma getirir ya da yok ederler. Akyuvarlar vücudumuzda kemik iliği, ke­mik iliği, dalak ve lenf düğümlerinde oluşmaktadırlar.

Trombositler

Hem akyuvarlardan hem al­yuvarlardan çok daha küçük olan trombositler ise kanın pıhtılaşmasını sağlamak gibi çok önemli bir görev üstlenmektedirler. Renksiz ve çekirdeksiz olan trombositler vücutta 8-10 arası yaşamaktadırlar ve kemik iliğindeki megakoryosit adlı hücreler tarafından üretilip, çoğalma esnasında karaciğer kontrol edilmektedirler. Trombositin 8-10 gün sonra dalak tarafından parçalanarak ayrıştırılmaktadır. Dalak herhangi bir sebepten zarar gördüğünde veya dalağın alınma durumunda trombosit seviyesi yükselir ve bunun sonucunda da damarlardaki pıhtılaşma hızlanır. Dalağın normalden fazla çalışması durumu da trombositi fazla ayrıştırıp, vücuttaki trombositi olması gerekenden fazla miktarda dışarı atmaktadır.
" } ] }